Ülkemizde son yıllardır bilinen ve özellikle son 3-4 yıldır da toplumda burun kıvrılarak hafif alaycı bir tavırla karşılanan koçluk hak etmediği tavrı ve yeri almaya devam ediyor. Bu nedenle artık yazmanın kaçınılmaz olduğunu düşündüm. Çünkü koçluk, benim hayatımda her durumda yanımda, olanı daha kolay yönetmemi ve çözümleri daha çabuk ve pratik bir şekilde hayatıma aktarabilmeyi sağlayan inanılmaz bir sistem. Bu öyle bir sistem ki adeta bir cevher ve ülkemde şu anda en çok faydası olacak bu kavram, bu cevher bir kenara hatta çöpe atılıyor.
Hiç şüphesiz koçluğa bu şekilde tavır alınmasında haklılıklar var. Toplumda genel olarak koçluk, daha çok işi gücü olmayanların yaptığı Psikoloji ve Psikoterapi arasında sıkışmış, ne işe yarıyor ki diye sürekli olarak sorgulanıyor. Maalesef bizim toplumumuzda değeri olan şeyler o kadar hızlı tüketiliyor ve o kadar çabuk kirletiliyor ki, koçluk da bunlardan nasibini alıyor tabii. Amerika'daki ekonomik kriz sırasında en çok kullanılan ve fayda sağlayan mesleğin koçluk olduğunu söylesem inanır mısınız? İster inanın ister inanmayın bu gerçek.
Yazmaya başlamadan önce bir bilim kadını olarak önce araştırmanın ve “dünyada neler oluyorun” cevabını vermenin peşine düştüm. Araştırmalarımdan pek çok bilgiye ulaştım. Paylaşılacak çok şey var. Ancak hepsini bir arada vermeye imkan yok. O nedenle öncelikle toplumlardaki koçluk farkındalığına odaklanmayı tercih ettim. Çünkü bence bizim ülke olarak koçluk mesleği ile ilgili farkındalığa ve netliğe ihtiyacımız var.
2010 yılında ICF koçluk farkındalığıyla ilgili bir araştırma yapmış. Bu araştırmaya 25 yaş ve üzeri; Afrika, Asya, Avrupa, Güney Amerika ve Kuzey Amerika'nın olduğu 20 den fazla ülkeden 15000 kişi katılmış. Araştırmanın sonuçları şöyle:
Öncelikle katılımcıların yarısından fazlası yaklaşık yüzde 51’i koçluk farkındalığına sahip olarak belirlenmiş. Bu %51' in %12’ si bilinçli ve detaylı koçluk farkındalığına sahipken geri kalanı bir şekilde koçluğu bilen olarak elde edilmiş. Sıkı durun, sırada çok ilginç bir sonuç var! Güney Afrika’nın % 92’sinin en yüksek koçluk genel farkındalığına sahip olduğu, en düşük farkındalığın ise yüzde 20 ile Almanya'da olduğu sonucu elde edilmiş. Ne dersiniz? Güney Afrika, yanlış okumadınız. Yorumu size bırakıyorum!
Devam edelim: Koçluk deneyimi yaşayan bu 15000 katılımcının beşte ikisi yaklaşık yüzde 42.6'sı bireysel ve/veya ekip performansını optimize etmede koçluğun faydasını deneyimlediklerini belirtmişler. Ayrıca koçluğun profesyonel kariyer fırsatlarını geliştirmede yüzde 38.8, iş yönetimi stratejilerini geliştirmede yüzde 36.1 fayda sağladığı sonucu elde edilmiş. Koçluğun faydalarında dördüncü sırada benlik saygısı ve kendine güveni arttırma gelirken beşinci sırada ise iş ve yaşam dengesini sağlamada koçluğun en iyi motivasyon alanı sağladığı sonucuna varılmış.
Koçluk sürecindeki memnuniyet açısından bakıldığında ise katılımcıların %83’ü koçluktan memnun olduklarını belirtmişler. Ve koçluğu, çevrelerine tavsiye etmede de on üzerinden yedi buçuk olarak puan vermişler. Bu puanları verenlerin % 31’i de koçluğu kesinlikle ve mutlaka herkese tavsiye etmiş.
Sizi daha fazla istatistiğe boğmak istemiyorum. Kısaca bu istatistikler bize çok şey söylüyor. Bunlardan en önemlisi değişime adaptasyonda koçluğun önemli olduğu gerçekliği! Ve ülkelerin koçluğu değişim sürecinde ustalıkla kullanıyor oldukları. Değişim hızla sürüyorken ve dünya buna adapte olmada koçluğu kullanırken biz niye kullanmıyoruz?
Koçluk bir nevi değişim uzmanlığı gibi; çünkü koçlar, koçluk yaptığı kişilerin veya kurumların ulaşmak istedikleri sonuçları net bir şekilde tanımlamalarına yardımcı oluyor, bulundukları yer ile olmak istedikleri yer arasındaki boşluğu değerlendirmeye ve tanımlamaya yardımcı oluyorlar.
Bu noktada koçluk mesleğini yapanlar ve koç yetiştiren eğitim kurumları olarak sorumluluğumuz büyük! Koçluğun terapiden farklılığı öncelikle topluma kazandıracağımız bilgi. Elbet bunu yapmada koçluk görüşmelerini terapi adı altında psikoloji ve psikiyatrinin alanlarına girmeden yapmak çok önemli. Ha bi de enerji terapistliği adı altında yapılan pek çok çalışma ile koçluğu yan yana sunmamak da en önemli görevimiz olmalı. Evet, beden, zihin ve ruh bir bütün ama koç olarak haddimizi bilmek ve usta koçluk yetkinliklerimizle bilimsel süreç ve teknikleri kullanarak kişinin kendi yolculuğunda katalizörlük yapmak ilk önemli yetkinliğimiz olmalı. Elbette bu hem bireysel hem de koç yetiştiren kurumlar için sorumluluk getiriyor. Uluslararası sertifikalar peşinde koşmak yerine usta koçluğun bir öğrenme ve değişim süreci olduğunu bilerek ilerlemek önemli. Tabi bana göre; çünkü “bu” benim için vatanıma en iyi hizmet vermenin yollarından hatta en iyi yollarından biri!
Tüm bu bilgiler size ne söylüyor? Bireysel olarak bunu size bırakıyorum.
Yorumlarınızı ve önerilerinizi duymak birlikte çözüm üretmekte bir kapı açabilir. Ne dersiniz?
Comments